Kız Kulesi’ne Mühürlü Zaman
– İstanbul’un Gözyaşlı Bekçisi –
Boğaz’a düşmüş bir yârin gölgesi,
Taş duvarlarda yankı vakti fısıltısı.
Ne tam doğuda ne batı kıyısında,
Asırlık suskunlukla bekler Kız Kulesi.
Üsküdar sabahına düşer ilk bakışı,
Martıların kanadında taşır sırları.
Bir Bizans prensesi düşer aklına rüzgârın,
Kaderle örülmüş gümüş bir yazgı gibi.
Fatih’in gemileri geçer gözlerinden,
Top sesleriyle titrer gül kokulu geceler.
Yavuz’un bakışı, Kanuni’nin nefesi
Kulağında hâlâ yankılanan bir ezgidir.
İçinde nice mektup, nice vedâ saklıdır,
Yalnızlığa âşık olmuş bir sevdadır o.
Her suda yansıyan gökyüzüyle konuşur,
Zamanı taşır üstünde, sessizce, ağır ağır.
Ve İstanbul…
O her yüzyılda yeniden büyür gözünde,
Bir mendil gibi el sallar kıyıdan kuleye.
Kız Kulesi ise hep aynı yerde,
Ama her defasında başka bir çağda bekler seni…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder